Mersin’deki Çimsataş fabrikasında metal işçilerinin fiili grevi, şirket-sendikanın işbirliğiyle sona erdirildi. İşçilerin bugün işbaşı yapması bekleniyor.
Çarşamba günü, işçiler, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile yaklaşık 150.000 işçiyi kapsayan üç sendika arasındaki yapılan satış sözleşmesini kabul etmeyerek üretimi durdurmuş ve fabrikayı işgal etmişti.
IMAGE: İş bırakan Çimsataş işileri [Kaynak: @GazeteDavul Twitter]
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş, Türk-İş’e bağlı Türk Metal ve Hak-İş’e bağlı Özçelik-İş sendikaları, kendi sözleşme taslaklarının bile altında kalan yüzde 27’lik bir zam oranını kabul ettiler. Hem Çimsataş işçileri hem de diğer fabrikalardaki işçiler, görüşmeler sırasında zam oranının yükseltilmesini talep etmişti.
Bağımsız araştırma kuruluşu ENAG’a göre gerçek yıllık enflasyon yüzde 80’i geçmiş olmasına rağmen, sendikalar bu talebi reddettiler.
Çarşamba günü iş bırakma eylemini başlatan işçiler, karşılarında yalnızca şirket yönetimini değil, aynı zamanda polis güçlerini ve Birleşik Metal-İş sendikasını buldular. Polis, işçileri Perşembe günü fabrikadan çıkarırken, işçiler mücadelelerini fabrika önünde sürdürmeye başladılar.
Hayat pahalılığı hızla artar ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti ölümcül pandemi politikasını tırmandırırken, Çimsataş işçilerinin şirket-sendika işbirliğine ve devletin baskısına meydan okuması, diğer fabrikalardaki işçileri harekete geçirebilecek bir örnek oluşturdu. Hükümet, MESS ve sendikalar, bu tehlikeyi hızla bastırmak için seferber oldular.
Bunun ardından, şirket, son haberlere göre 12 işçiye bir SMS göndererek tazminatsız işten çıkarıldıklarını bildirdi. Bu saldırıyı, şirket yönetiminin işçileri bölme ve mücadeleyi sona erdirme yönündeki diğer çabaları izledi.
Fabrika müdürü işçilere “İşçiler arasından kuracağımız komite ile görüşmelere başlayalım. Pazartesi işbaşı yapın” dediği bir görüntülü mesaj gönderdi ve işçilerin bu sözde “komite”ye katılmak için kendilerine başvurmasını istedi.
Ardından yönetim işçilere bir telefon mesajı daha göndererek şunları öne sürdü: “Kuracağımız İyileştirme Komitemize yoğun katılım talepleriniz için sizlere çok teşekkür ederiz. İlk iletilen maddeler şöyle sıralanıyor; 1) Çatı onarımı, 2) Mescidimizin fiziki koşullarında iyileşme ve 3) Yemekhanemizin yemek dağıtım alanının tekrar revize edilmesi.” Böylece şirket yönetimi, işçilerin talep ettiği yüzde 35’lik ek zam ve işten atılanların geri alınmasını da kapsayan tüm taleplerini bir kez daha reddetti.
Bu arada, Birleşik Metal-İş sendikası, grevci işçileri ve destekçilerini hedef alan bir açıklama yaptı. Sendika, açıklamada, “Metal işçisine yabancı, işkolumuzdaki sendikal mücadeleden ve grup toplu iş sözleşmesinin işleyişinden ve güçlüklerinden bihaber” çevrelerin yapılan toplu sözleşmeyi tartıştığını ve sendikayı hedef aldığını yazdı.
Sendika ayrıca Çimsataş işçilerinin haklı taleplerinin kabul edilemez olduğunu iddia ediyordu: “Mersin ÇİMSATAŞ’ta işyeri özelinde ortaya çıkan kimi taleplerin, imza altına alınmış grup toplu iş sözleşmesini tanımayarak, adeta yeni bir toplu iş sözleşmesi talebinin gündeme getirilmesi, mevcut grup sözleşmesi düzeni ve sendikal işleyiş açısından mümkün olabilecek bir durum değildir.”
Birleşik Metal-İş, “Kimi çevrelerin üyelerimiz üzerinde farklı bir beklenti ve algı oluşturması, üyelerimizi sendikamızla karşı karşıya getirme çabasıdır” iddiasında bulunarak, asıl olarak Dünya Sosyalist Web Sitesi’ni (WSWS) hedef aldı. Grevi desteklediğini iddia eden ancak özünde sendikalara politika öneren örgütlerin aksine, WSWS, fiili grevin başından beri sendikaların kapitalizm yanlısı rolünü teşhir etti ve işçilere bağımsız bir taban komitesi kurarak grevi genişletme çağrısı yaptı.
Greve karşı şirket-sendika ittifakı, Çimsataş yönetiminin bu sendika açıklamasını grevci işçilere göndererek onları bu açıklamayla tehdit etmesinde kendisini açıkça gösterdi.
Bu işbirliği, Cumartesi sabahı devam etti. Sendikanın fabrikadaki baş temsilcisi Mehmet Kurt, mücadeleyi sürdürmek üzere fabrika önünde toplanan işçilere bir konuşma yaparak şunları söyledi: “Şu ana kadar siz ne dediyseniz ben o şekilde davrandım. Ama bu saatten sonra ben ne diyorsam siz o şekilde davranacaksınız. İşin gidişatını artık ben belirleyeceğim. Bu müzakere dört temsilci üzerinden yürütülecek.”
Ardından sendika temsilcileri işçileri eve göndererek şirket yönetimiyle bir görüşme yaptılar.
Görüşmenin ardından sendika temsilcileri işçilere bir WhatsApp mesajı gönderdiler. Mesajda şunlar belirtiliyordu: “İşveren ile toplantı yaptık, fiziki şartların iyileşeceği konusunda mutabakata varıldı. Çalışma barışının sağlanması kaydı ile işten çıkarılan arkadaşların da içerideki kıdem tazminatlarını alacağı ve duruma göre ileride iyi niyetli olanların durumunun tekrar değerlendirilebileceği konusunda da mutabakata varıldı. İşveren SMS ile vardiya saatlerini bildirecek. İşbaşı yapılacak bilginiz olsun. Bundan sonraki süreçte, ilk muhatap sendika temsilcileri Bülent ve Ali arkadaşımızdır, kendilerinden size gelen bilgiler dikkate alınacaktır.”
Bu, Birleşik Metal-İş ve diğer sendikaların geçtiğimiz hafta işçilerin onayını almadan bir satış sözleşmesine imza atmasından farksız bir anlaşmaydı. Hatta işten atılan işçilerin geri alınmaması nedeniyle daha da kötüydü. Ne var ki, bu anlaşmayı kabul etmek istemeyen işçilerin diğer işçileri de harekete geçirme girişimleri başarısız oldu.
Doğrusu, Cumartesi günü fabrika önündeki toplu bekleyişin sona erdirilmesini isteyen sendika temsilcilerinin yönetimle görüşme yapmasının kabul edilmesiyle, inisiyatif işçilerden sendikaya ve şirkete geçti. Grevci işçileri talepleri uğruna mücadelede birleştirip harekete geçirecek bağımsız bir taban komitesinin yokluğunda, şirket-sendika işbirliğiyle grev sona erdirildi.
WSWS’ye konuşan bir Çimsataş işçisi şunları söyledi: “Komite kuralım dedik ama olmadı. Normalde Pazar gece 12’de mesai başlayacaktı ama sabah 8’e almış yönetim. Büyük ihtimalle güvenlik güçlerinin, şirket yönetiminin denetiminde bizi içeri alacaklar ve bir konuşma yapacaklar.” İşçi, sendika baş temsilcisinin yukarıda aktarılan mesajının ardından işçilerin grevi sürdürme yönündeki birliğinin bozulduğunu belirtti.
Grev deneyimi, işçilere, sahte sol güçlerin coşkuyla desteklediği Birleşik Metal-İş sendikasının açıkça sağcı bir yönetimi bulunan Türk Metal sendikasından bir farkı olmadığını bir kez daha göstermişti: “Onlarca işçi, ‘işe dönecek olursak, bizim ilk ayar vereceğimiz işverenden önce sendika olacak’ diyor. Birleşik Metal-İş’in bir farkı yok. 18-20 yıldır Türk Metal’le aynı.”
İşçi, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İşçiler, ‘bu adamlar bize 20 yıldır durmadan ihanet ediyor. Adamlar bizim sırtımızdan para kazanıyor, bizden her ay ortalama 160-170 lira aidat kesiyorlar,’ diyorlar. İşçiler sendikaya intikam duygusuyla bakıyor şu anda.”
WSWS muhabiri, sendika yöneticilerinin siyaset kurumu içindeki farklı partilerle bağları dışında aralarında bir fark olmadığını, sendikaların işlevinin, şirketlere ve devlete hizmet etmek, sınıf mücadelesini bastırmak ve mevcut kapitalist sömürünün devam etmesini sağlamak olduğunu ifade edince, işçi aynı fikirde olduğunu belirtti.
“Sadece ücretler için değil, şirket yönetiminin yaptığı manevi baskılara karşı da mücadele ediyoruz” diyen işçi, “Şu ayazda işçiler fabrika içinde donuyor” diye belirterek içerideki berbat çalışma şartlarına dikkat çekti.
WSWS muhabiri, bu grevin, dünya çapında toplumsal eşitsizliğe, hayat pahalılığına ve canice pandemi politikalarına karşı büyüyen bir grev ve protesto hareketinin parçası olarak geliştiğini belirtti. Egemen sınıfın dünya çapında kapitalist kâr uğruna hayati olmayan üretimi sürdürmek için milyonlarca ölüme yol açan ölümcül pandemi politikası hakkında ne düşündüğünü sorduğumuz işçi, hükümetin pozitif vakaların izolasyon süresini 10 günden 5 güne kadar indirmesini kınayarak “Karantina süresini 5 güne kadar indirdi hükümet. Şirket 5 günden sonra gel çalış diyor,” diye belirtti.
Eylül 2020’de Çimsataş fabrikasında 100’den fazla vaka çıkınca, tüm işçiler evde karantinaya alınmış ve işyeri iki hafta kapatılmıştı.
Metal işçilerinin bağımsız taban komiteleri kurarak ipleri kendi ellerine alması gerekliliği konusunda WSWS ile hemfikir olduğunu belirten işçi, 2015’teki metal grevleri dalgasının aksine, bu grevin diğer fabrikalara yayılmamasının sonuç üzerinde etkili olduğunu ifade ederek, “Diğer fabrikalara bir sıçrama olmadı, bu da işçilerin geri çekilmesinde etkili oldu,” diye konuştu.
Dünya Sosyalist Web Sitesi, Çimsataş işçilerini şirketin yeni işten çıkarma gibi misilleme saldırılarına karşı hazırlıklı olmaları gerektiği konusunda uyarıyor. İşçiler, bu tür saldırıları püskürtmek, taleplerini savunmak ve işten atılan arkadaşlarını geri döndürmek için bağımsız bir taban komitesi oluşturmalı ve diğer metal işçilerini de aynı yolu izlemeye çağırmalılar.