NATO Ukrayna’daki savaşı tırmandırırken Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov Türkiye’yi ziyaret etti

NATO güçlerinin Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşı vekil savaşını tırmandırmalarının ortasında, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Çarşamba günü Ankara’ya gelerek Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştü.

Hem Lavrov hem de Çavuşoğlu, Karadeniz’deki Ukrayna limanlarından Türk boğazlarına uzanan bir “güvenli tahıl koridoru” oluşturulması çağrılarını desteklediklerini açıkladı. Ne var ki, AP’nin haberine göre NATO destekli Ukrayna hükümeti bu teklifi güvenilir bulmayarak reddetti.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (solda), Ankara’da düzenlenen ortak basın toplantısı sırasında Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanında gazetecilerle konuşurken, 8 Haziran 2022 Çarşamba. (AP Photo/Burhan Ozbilici)

Türk ve Rus dışişleri bakanları ayrıca Kiev ile Moskova arasındaki barış müzakerelerinin yeniden başlatılması konusunu da görüştüler. Söz konusu müzakereler, NATO’nun başlıca güçlerinin baskısıyla kesintiye uğramıştı.

Her iki plan da ABD önderliğindeki NATO güçlerinin Rusya’da bir rejim değişikliği yapmak ve nihayetinde bu geniş ülkenin kaynaklarının emperyalist paylaşımını ve yağmalanmasını gerçekleştirmek amacıyla savaşı alevlendirme planıyla bağdaşmamaktadır.

Bunun için NATO, Rusya’ya karşı savaşta bir Kuzey cephesi açıyor. İsveç ve Finlandiya’nın Mayıs ayı ortasında NATO’ya katılma niyetlerini açıklamalarından bu yana İsveç, ABD ve Avrupalı emperyalist güçlerin desteğiyle, Rusya’ya karşı bir deniz garnizonuna dönüştürüldü. Bu arada, Moskova’nın Ukrayna’ya yönelik –Washington’ın ekmeğine yağ süren– gerici istilasının, Ukrayna’nın doğusunda askeri ilerlemeler kaydettiği bildiriliyor.

Kremlin, ithalat ve ihracat yasaklarının yanı sıra büyük Rus bankalarının uluslararası SWIFT finans sisteminden dışlanmasıyla Rus şirketlerinin Batı ile ticaret yapmasının neredeyse imkânsız hale getirilmesi gibi cezalandırıcı Batı yaptırımlarıyla karşı karşıya bulunuyor. Buna karşılık, NATO üyesi Türkiye ve ABD yanlısı Körfez monarşileri arasında manevra yapmaya çalışıyor.

Lavrov Türkiye’yi ziyaret etmeden önce Bahreyn, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitti. Arab News’e göre, “Lavrov, KİK [Körfez İşbirliği Konseyi] üyelerinin Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayacağını netleştirdi. Ayrıca Lavrov toplantı öncesinde Prens Faysal ile görüştü ve OPEC+’daki işbirliği düzeyini övdü, zira Suudi Arabistan ve diğer üye ülkelerin Rusya’nın Ukrayna’daki operasyonunun başlamasının ardından ham petrol üretimini arttırmaya yönelik Amerikan baskısını reddettikleri biliniyor.”

Askeri heyetlerin de katıldığı Çavuşoğlu-Lavrov görüşmesinin ardından ikili ortak bir basın toplantısı düzenledi. “Biz müzakereye dönme konusunda birkaç hafta öncesine göre daha olumlu bir atmosfer olduğunu görüyoruz,” diyen Çavuşoğlu, hükümetinin BM’nin Ukrayna’dan –Türk deniz kuvvetlerinin gözetiminde– bir gıda koridoru oluşturma planlarını “makul ve uygulanabilir” olarak gördüğünü de sözlerine ekleyerek, İstanbul’da BM ve Ukrayna’nın da katılımıyla bir toplantıya ev sahipliği yapmayı teklif etti.

Çavuşoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Yani dünyanın, hem Ukrayna hem de Rusya Federasyonu’nun ihraç edeceği ürünlere ihtiyacı varsa bunun önünü hep birlikte açmamızda fayda var diye düşünüyoruz.” Rusya’nın Ukrayna’yı istila etmesini kınayan ve açıkça Kiev rejimini destekleyen Ankara, Moskova ile olan güçlü bağları nedeniyle ABD öncülüğünde Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmadı. Çavuşoğlu, Moskova’nın “gıda koridoru”nu kabul etmesi karşılığında Batı’nın yaptırımları hafifletmesi gerektiğini söyledi.

AP, konuyla ilgili haberinde şunları yazdı: “Gıda ihracatı teknik olarak yaptırımlardan muaf olsa da Rusya, gemilerine ve bankalarına getirilen kısıtlamaların tahılını küresel pazarlara ulaştırmayı imkânsız hale getirdiğini iddia ediyor.” AP’ye göre, “dünyanın en büyük buğday, mısır ve ayçiçek yağı ihracatçılarından biri olan” Ukrayna’nın Karadeniz limanlarındaki silolarda 22 milyon ton tahıl bulunuyor.

Basın toplantısı sırasında Lavrov, Rusya-Ukrayna savaşının küresel bir gıda krizine neden olduğu iddiasını reddetti. Ukrayna’nın tahıl ihracatının küresel pazardaki payının toplamın yaklaşık yüzde 1’ini oluşturduğunu ve bu nedenle önemli olamayacak kadar küçük bir miktar olduğunu söyleyerek şunları ekledi: “Bununla birlikte Rusya, Türkiye’nin Ukrayna limanlarından yapılan tahıl ihracatının önündeki engelleri kaldırma çabalarına değer vermektedir.”

Salı günü de Lavrov, Batılı ülkelerin limanlarını Rus gemilerine kapatarak “yapay sorunlar yarattığını” söylemişti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise 3 Haziran’da yaptığı açıklamada şunları söylüyordu: “Eğer birileri Ukrayna’ya tahıl ihraç etme sorununu çözmek istiyorsa - lütfen, en kolay yol Belarus’tan geçer. Bunu durduran yok. Ancak bunun için Belarus’a yönelik yaptırımları kaldırmanız gerekiyor.” Putin ayrıca Britanya ve ABD’nin Rusya’dan gübre ihracatına yönelik yaptırımlarının küresel gıda piyasalarındaki sorunları tırmandıracağını söyledi.

NATO’nun artan gıda fiyatları ve kıtlığından Rusya’nın sorumlu olduğu iddiası, siyasi bir yalandır. Dünya finans başkentlerindeki merkez bankaları, mali aristokrasiye devredilmek üzere büyük miktarda para basarak başlıca para birimlerinin değerini düşürdüğü için, gıda fiyatları daha savaştan önce yükselişteydi. NATO ve Washington, Rusya’ya karşı “uzun ve acılı bir savaş” çağrısında bulunurken, tahıl arzındaki mevcut kesinti büyük ölçüde ABD önderliğindeki yaptırımlardan kaynaklanıyor.

Rusya, gıda gemilerinin Ukrayna’dan ayrılmasına izin vermesi karşılığında Ukrayna’dan limanlarının etrafındaki deniz mayınlarını temizlemesini talep ediyor. Anadolu Ajansı’na göre Lavrov, “Ukrayna’nın tahıl ihracatındaki temel sorunun, Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin deniz mayınlarının temizlenmesi konusunu görüşmeyi reddetmesi olduğunu” belirtti.

Ukraynalı yetkililerin olası bir koridordan Rus donanma saldırıları olabileceği iddialarını yalanlayan Lavrov şunları söyledi: “Ukrayna limanlarının mayınlardan arındırılmasını ülkeye saldırmak için kullanmayacağımızı garanti ediyoruz. ... Ukrayna limanlarından ayrılan gemilerin güvenliğini sağlamaya hazırız. Bunu Türk meslektaşlarımızla işbirliği içinde yapmaya hazırız.”

Ukrayna Tahıl Birliği Başkanı Serhiy İvaşçenko ise, Çarşamba günü yaptığı açıklamada bunu reddederek şunları söyledi: “Türkiye’nin Karadeniz’de yük gemilerinin ve Ukrayna limanlarının güvenliğini garanti altına almak için yeterli gücü yok.” İvaşçenko ayrıca, deniz mayınlarının temizlenmesinin üç ila dört ay alacağını sözlerine ekledi.

Avrupalı güçlerin olası bir “gıda koridoru” konusundaki tepkileri olumlu değildi. Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Kremlin’i “gıda kaynaklarını silah olarak kullanmak” ile suçlarken, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de ikiyüzlü bir şekilde “Yaptırımlarımız temel gıda ürünlerine dokunmuyor. Rusya ile üçüncü ülkeler arasındaki tahıl ya da diğer gıda ticaretini etkilemiyor” iddiasında bulundu.

Von der Leyen şunları ekliyordu: “Liman ambargosu özellikle tarım ürünlerine tam muafiyet getiriyor. O yüzden gerçeğe sadık kalalım. Gıda krizini körükleyen Putin’in saldırı savaşıdır, başka bir şey değil.”

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Salı günü yaptığı açıklamada, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta güvenli bir deniz koridoru oluşturulması konusunu görüştüklerini açıkladı. AP’ye göre, Ukrayna hükümeti “deniz tehditlerine karşı savunma için silah tedariki ve Karadeniz’deki NATO gemilerinin katılımı gibi güvenlik garantileri” talebinde bulundu.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ise Ankara’nın diplomatik çabaları hakkındaki soruyu şöyle yanıtladı: “Türkiye’nin diplomatik görüşmelere aracılık etme çabalarını takdir ediyoruz. ... Rusya’nın savaşının daha da kötüleştirdiği küresel gıda güvensizliğini hafifletmek için Ukrayna’dan tahıl ihracatının yeniden başlamasını kuvvetle destekliyoruz.” Sözcü, Ukrayna’nın “her türlü karara tam olarak dahil olması” ve “herhangi bir planın Rusya’nın kendi askeri amaçlarını ilerletmesine imkan vermemesi” çağrısında bulundu.

Doğrusu, Rusya-Türkiye “gıda koridoru” girişimi, NATO’nun gıda krizini Rusya’ya karşı savaşı tırmandırmak için kullanma, Karadeniz’e savaş gemileri gönderme ve NATO ile Rusya arasında doğrudan savaş çıkmasının koşullar yaratma planlarına karşı bir hamleydi.

Ancak NATO’nun böyle bir konuşlanma yapabilmesi için, Karadeniz’e açılan boğazların kontrolünü elinde tutan Türk hükümetinin onayını alması gerekiyor. Ankara, Rusya’nın Ukrayna’yı istilasının ardından boğazları hem Rus hem de NATO savaş gemilerine kapattı.

Ankara ile Moskova arasındaki görüşmelerin kısa vadeli sonuçları ne olursa olsun, ABD önderliğindeki NATO güçleri Rusya ile savaşı tırmandırmaya kararlıdır. Küresel kıtlığı önlemek ve şimdiden on binlerce insanın hayatına mal olan, milyonlarcasını yerinden eden bir savaşın nükleer bir Üçüncü Dünya Savaşı’na dönüşmesini engellemek, uluslararası işçi sınıfının emperyalist savaşa karşı sosyalist bir program temelinde bağımsız devrimci seferberliğini gerektirmektedir.

Loading